Yaşasın proletarya Enternasyonalizmi! 

Yeni bir 1 Mayıs’ı daha karşılarken gençlik olarak tarihin bize yüklemiş olduğu görev ve sorumluluklarımızın bilinciyle, 1 Mayıs’ın tarihi gerçekliğini; “birlik, mücadele ve dayanışma” günü olması hakikatiyle kuşanmış olarak, safımız ezilen işçi, köylü ve emekçilerin yanında yer almaktır. 

Gençlik olarak 1 Mayıs’ın tarihini iyi kavramak ve iyi kavratmak tarihin bize yüklemiş olduğu temel görevlerimizdendir. Zira bugün 1 Mayıs mücadelesinin asıl anlamını kavramamak, burjuva literatüründe dile getirilen “bayram” kavramıyla içinin boşaltılması ve gerçekliğin reddi anlamına gelir ve buna hizmet eder. 

1 Mayıs bayramdan ziyade can ve kan bedeli ödenmiş bir mücadele günüdür ve bu günün devrimci, sosyalist, emekçi ve işçiler tarafından sahiplenmesi ve buna uygun olarak bir mücadele günü olarak birlik olunması şarttır. 

1 Mayıs’ı böylesine anlamlı kılan, 1 Mayıs 1886 da işçilerin 8 saatlik çalışma hakkı talep etmesi ve siyah isçilerin onlara “yasaklı” yerlere beyaz işçilerle kol kola girerek “üstün ırkın” yıkılmasına vesile olmasıdır. Bu durum burjuvazinin işçilere yönelik başlattığı bir suikast girişimiyle kanlı bir şekilde bastırılmış ve dört işçi önderi idam edilmiştir. Bu tarihten sonra 8 saatlik çalışma hakkı yasallaşmış olsa da işçilerin enternasyonal mücadelesi 1 Mayıs’ın yüz elli yıllık tarihine dayanarak artarak devam etmiştir, etmektedir. 

Bugün hâkim sınıfların 1 Mayıs’ı başta Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da, Avrupa ve dünyanin dört bir yanında engellemeye çalışması ve “bayram havası” yaratmaya çalışarak birlik olunmasını, mücadele edilmesini ve bu minvalde dayanışma içerisinde bulunulmasını engellemeye çalışması, burjuvazinin işçi ve emekçilerin tarihin onlara yüklemiş olduğu sınıf bilincini kıramadığını göstermektedir. 

Egemenlerin 1 Mayıs’ın anlamını, tarihi gerçekliğini ve sınıf olmanın bilincine varmış işçilerin mücadelesini baltalama girişimlerinin gençlik olarak farkındayız. Zira bu girişimler tarihin çarpıtılmaya çalışması girişimlerinden ibaret değildir. Kapitalist sistem işçilerin emeğini sömürerek daha fazla sermayelerini arttırmaya gayretliler. Pandemi süresinde de görüldüğü gibi işsizlik her yerde arttmış, var olan iş koşulları ise ağırlaştırılmıştır, işçiler açlık sınırında çalıştırılmışlardır. Bu duruma yeter diyen işçi sınıfı Türkiye/ Kuzey Kurdistan, Avrupa ve dünyanın birçok yerinde greve girmiş direniş göstermiştir. Rusya’nın Ukrayna‘yı işgal etmesiyle egemenler faturayı yine ezilen halka ödetmektedir. Faşist Alman Devleti 100 bin milyar avro silahlanmaya yatırmış, ülkede ise benzinden gıda ya kat ve kat zam getirmiştir. Söz konusu hayat pahalılığı, yoksulluk Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ da da had safhada. 

Burjuva egemenlerinin bu ikiyüzlü gerçekliğinin farkında olan bizler, gençlik olarak işçi sınıfının isyan bayrağını kuşanarak, sömürücü kapitalist sisteme karşı sosyalizm bayrağını yükseltmek adına her sene olduğu gibi bu sene de alanlarda ve meydanlarda olacağız.

Ellerimizde pankartlar dillerimizde sloganlarla geçmişten aldığımız sınıf bilinciyle geleceğe doğru yürüyerek, işçi sınıfının yanında yer alıp gençliğin devrim yolundaki rolüne katkı sağlamak işçi sınıfının bize yüklemiş olduğu görev ve sorumluluktur. Bu vesileyle her türden gericiliğe, faşizme ve sömürüye karşı alanlarda olan ve her daim dinamik gücüyle işçi sınıfını ileriye taşıyacak olan gençleri ve gençlik örgütlerini alanlarda olmaya davet ediyoruz. 

Şan olsun 1 Mayıs’ı yaratanlara, selam olsun işçi sınıfına !

Emperyalist savaşlara ve işgallere hayır!

Zamlara, işsizliğe ve yoksulluğa karşı alanlara!

Sosyalist Gençlik Hareketi (SGH) & Socialist Youth Movement (SYM)