Endüstriyel Futbol ve Dünya Kupası

20 Kasım tarihinde Katar’da FIFA Dünya Kupası başlıyor. Dünya Kupası’nın bir Körfez Arap ülkesinde düzenlenecek olması oldukça tartışmalı bir konu. Çoğu Medya, geçmiş turnuvalardan farklı olacağını bildiriyor: „Eşcinsellik gizlenmelidir“, aksi takdirde yedi yıla kadar hapis cezası vardır; „seks yasağı“, yani cinsel ilişkiye sadece evli çiftler için izin verilir, „tek gecelik ilişkiler cezalandırılır“; „alkol yasağı“, „uyuşturucu yasağı“, “eğlence yok“. Ancak bunları tek başına tartışmak, asıl sorundan uzaklaşmak anlamına gelir. Asıl odaklanılması gereken konu sadece Katar değil, endüstriyel futbolun kendisi ve egemenlerin futboldan elde ettikleri kazançlardır. Kapitalizme atıfta bulunmadan Futbol sadece sportif bir faaliyet olarak düşünülemez.

Katar sadece küçük bir elitin zenginlik içinde yaşadığı mutlak bir monarşidir. Dünyanın en büyük spor etkinliği, çoğu göçmen olmak üzere yüz binlerce insanın köle olarak tutulduğu, eşcinsellerin hapsedildiği, göçmen kadınların fuhuşa zorlandığı, „zina“ yapanların kırbaçlandığı ve kadınların ayrımcılığa uğradığı bir ülkede gerçekleşiyor. Katar; Nepal, Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve diğer ülkelerden insan ticaretinin geçiş ve varış ülkesidir. Birçoğu  oraya gönüllü olarak gidiyor çünkü yoksul kesimlerden gelen bu işçiler ailelerinin geçimini sağlayabilmeyi umuyorlar. Son 10 yılda, Katar’da Dünya Kupası için yapılan altyapı çalışmaları sırasında, işçilerin kötü çalışma ve yaşam koşulları nedeniyle binlerce işçi hayatını kaybetti. Bunlar iş kazası değil, soğukkanlı cinayetlerdir. Bu, kapitalizmin vahşi yüzüdür ve aynı zamanda şimdiye kadar bu ölümlere yeterli dikkat çekilmemiş olmaması ikiyüzlülüktür.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) gibi kuruluşlar uzun süredir Katar’da büyük insan hakları ihlalleri yaşandığına dikkat çekmektedir. Ve aslında bu gerçeği herkes biliyor: FIFA, politikacılar, medya. Alman hükümeti de bu duruma pek eleştirel yaklaşmıyor. Bu durum Katar’ın baskı aracı olarak kullandığı gaz ithalatı konusunda ülkenin yeni bir bağımlılık içine girmesiyle bağlantılıdır. Ve FIFA, sporun acımasızca ticarileştirilmesinin merkezi olduğunu ve gerçek yüzünü gösteriyor. Zira Mayıs 2017 tarihli bir kararda şöyle denmektedir: “FIFA, kurum içinde ve tüm faaliyetlerinde ayrımcı olmayan bir ortam yaratmaya çalışmaktadır.” FIFA Tüzüğünün Dördüncü Maddesine göre bu, diğer hususların yanı sıra din, cinsiyet veya cinsel yönelime dayalı her türlü ayrımcılığın reddedilmesini de içermektedir.

Kapitalizm yeryüzünde egemenliğini kurduğunda her şeyi büyük bir değişim ve dönüşümün içine soktu. Kültür, sanat ve sporu evrenselleştirerek yerelcilikten çıkartmış ve bundan ideolojik, ekonomik ve siyasi faydalar elde etmiştir. 11 futbol kulübünün bir araya gelerek Futbol Federasyonu’nu kurduğu 1863 yılı, modern futbolun kurumsallaşmasında bir dönüm noktası olarak kabul edilir. O zamandan bu yana 150 yıldan fazla zaman geçti ve futbol muazzam bir gelişim gösterdi. Elbette bizi endişelendiren futbolun değişen kuralları değil. Ancak bir eğlence aracı olarak ortaya çıkan futbolun ekonomik, siyasi ve sosyolojik etkilerindeki değişim dikkat çekicidir.

Futbolla ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken bir diğer konu da kadın bedeninin sömürülmesi ve fuhuştur. Ulus ve ‘geleneksel erkeklik’ kavramlarının futbol ile içiçe geçmesinden kaynaklı, Dünya Kupası’nda da fuhuş artmaktadır. Fuhuş ve Dünya Kupası’nın aynı cümlede anılması doğal bir durum haline geldi neredeyse. Almanya’da 2006 yılında düzenlenen Dünya Kupası sırasında yaklaşık 40.000 kadın, para karşılığı sekse olan sözde yüksek talebi karşılamak üzere ülkeye giriş yaptı(rıldı). Bunların çoğu insan ticareti ve zorla fuhuş mağdurudur. Güney Afrika (2010), Brezilya (2014) Dünya Kupası’ndaki rakamlar da farklı görünmüyor.  Herhangi bir ekleme yapılmaksızın ‘futbol’ kelimesinin otomatik olarak ‘erkek futbolu’ anlamına geldiği bir gerçektir. Dolayısıyla bir toplumsal cinsiyet tanımı sadece kadınlar için gereklidir. Bu durum, erkek futbolunun genel, kadın futbolunun ise özel olarak görüldüğüne işaret etmektedir. Bu şekilde, futboldaki erkeklik genel standart, adlandırılması gerekmeyen hegemonik konum olarak işlev görmektedir. Futbol hem toplumsal cinsiyete dayalı hem de ulus kavramıyla yakından bağlantılı olduğu için, toplumsal cinsiyet ve ulusun iç içe geçmesine de bakmak mantıklı olacaktır.

Futbolun ekonomik boyutu nedeniyle diğer sporla dallarından net bir şekilde ayrıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bugün dünyanın en çok takip edilen ve en popüler sporu olan futbol, aynı zamanda en büyük pazar payına sahip spor dalıdır. Bu ekonomik boyut futbola olan ilgiyi artırıyor ve ilgi arttıkça ekonomik boyut da artıyor. Futbol endüstrileşmiştir. Endüstriyel değişim ve futbolun dönüşümü kapitalizmin genel gelişiminden bağımsız değildir. İşsizlik, yoksulluk, yaşanan sorunlar ve gelecek korkusu tüm dünyada çalışan kitleleri eziyor. Büyük emekçi kitlelerin bu sorunlarının tek kaynağı kapitalizmdir. Kapitalizm, kitlelerin gerçeği fark etmesini ve bu sorunların nedeni olan kapitalizme karşı mücadele etmesini engellemek için çeşitli araçlar kullanmaktadır. Kitlelerin ‘yeni afyonu’ olarak adlandırılan futbol, burjuvazinin en işlevsel araçlarından biridir. Dahası, burjuvazi bir taşla iki kuş vurmakta: hem milyarlık kazançlar elde eder, hem de gerçekleri gizler. Futbol ve diğer tüm popüler spor dalları kapitalizmin endüstrilerinden biri haline gelmiştir. Bu oyunlar artık sadece bir spor olarak görülemez, burjuvazinin iktidar araçlarından biri haline gelmiştir. Futbol artık siyasetsiz düşünülemez.

Bu vesileyle 20 Kasım’da Dünya Kupası’nın başlayacağı Körfez Arap ülkesi Katar, emperyalist dünyaya entegrasyonunu güçlendirecek ve gericilik imajını düzeltmesini sağlamayacak mı,  yoksa sosyalistler, insan hakları aktivistleri ve duyarlı futbol severler Katar’ın gerçek yüzünü, katliam sicilini deşifre edip, gerçek yüzlerini gösterecekler mi?  İşte sorulması ve bizlerin de yanıtlaması gereken esas soru bu.

SYM

Kaynak

Carolin Küppers: Gefährlich oder gefährdet? – Diskurse über Sexarbeit zur Fußball-Weltmeisterschaft der Männer in Südafrika

https://marksist.net/suphi-koray/curuyen-kapitalizmin-esliginde-ticarilesen-futbol